Yapılan pek çok bilimsel araştırmaya göre, dünyanın da içinde bulunduğu evrenin harika bir şekilde yaratıldığı belirtilmektedir. Maalesef günümüz dünyasında insanların, bitkilerin ve hayvanların sağlığını bozabilecek pek çok etken aktif hale gelmeye başlamıştır. Bu etkenlere karşı farklı mücadele yöntemleri devreye sokulmaktadır. Bu bağlamda, pestisitler de bazen bu mücadelede değerlendirilen etkenlerden biridir.
Pestisit denildiğinde, virüs bakteri ve haşere gibi zararlı organizmaları engellemek, bu zararlıların etkilerini ortadan kaldırmak ya da zararlarını azaltmak amacıyla bahçelere / tarlalara verilen madde ya da maddelerden oluşan aktif kimyasallar olarak adlandırılmaktadır. Bu tanım incelendiğinde pestisit, kimyasal bir madde, virüs ya da bakteri gibi biyolojik bir ajan, dezenfektan vs olabilir. Zararlı organizmalar ise insanların besin kaynaklarına, mal varlıklarına zarar veren ve/veya hastalık yayan bitki patojenleri, yumuşakçalar, kuşlar, memeliler, böcekler, yabani otlar, mikroplar, balıklar ve solucanlar olabilir.
Pestisitlerin kullanılış amaçlan ve hedefleri ne olursa olsun tüm canlıları etkilemektedir. Bu bağlamda, pestisitler çevremize biraz amaçsız, sınırsız ve bazen kontrolsüz olarak atılan birkaç toksik kimyasal grubundan birisi olup, canlıları öldürmek üzere kullanılan maddelerdir. Her türlü pestisitin bu özelliğinin göz önüne alınması doğal yaşamla ilgili değerlendirmelerde bunun anımsanması oldukça önemlidir. Ayrıca, pestisitler havada, suda, toprakta, yağmurda, karda, buzda, yüzeysel sularda ve siste dahi bulunabilmektedir. Bu yüzden, dünyada yaşayan tüm canlılar (insanlar, bitkiler ve hayvanlar) pestisitlerden etkilenebilmektedir.
Yapılan araştırmalara göre, önceki asırlarda böcekler, çevresel zararlılar ve değişik mikroorganizmaların etkisine bağlı olarak önemli boyutta tarımsal ürün kaybına uğrayan insanoğlu ‘Kronik Açlık’ denilen ‘Kıtlığa’ mahkum olabildiği belirtilmiştir.
Geçmişte Ergo mantarının ürünleri etkilemesine bağlı olarak meydana gelen kitlesel zehirlenmenin etkisini ortadan kaldırmak için pestisitlerin yaygın olarak kullanılması neticesinde bu sorunun çözümlendiği belirtilmiştir.
Edinilen bilgilere göre, pestisit olarak kullanılan ilk maddeler arsenik ve kükürt olup, nikotin 16. asırda ve krizantemden elde edilen pyrethrum ise 19. yüzyıldan itibaren kullanılmaya başlanmıştır. Colorado patates böceğine karşı 19. yüzyılın son çeyreğinden itibaren civa ve kurşun metal bileşikleri de kullanılmaya başlanmıştır. 1939’da DDT’nin pestisit özellikleri belirlenmiş olup, 1942’de DDT piyasaya sokularak hızla yaygınlaşması sağlanmıştır. 1940’lının ilk yıllarına kadar kimyasal kontrolde büyük oranda bakır ve cıva tuzları, kükürdün fungusit olarak kullanılması, böceklere karşı ise arsenik ve siyanür gibi zehirlerden oluşan sınırlı birkaç madde kullanılmıştır. Ancak, 1940’lı yılların ortalarından itibaren böceklere karşı mücadelede ise pestisitlerin kullanımı yaygınlaşmaya başlanmıştır.
1947’de ‘İlk Pestisit Yasası’ ABD’de çıkartılmış ve 1970’te ise Çevre Koruma Ajansı (EPA) kurulmuştur. 1962’de Pestisitlerle ilgili ilk ciddi eleştiri biyolojist Rachel Carson’un ‘Sessiz ilkbahar’ denilen ‘Silent Spring’ kitabında yer almıştır. Carson bu kitabında, DDT ve klorlu hidrokarbonların çevredeki dayanıklılığını, insan ve hayvanların yağ dokularında birikimini, hedef olmayan veya olmaması gereken türler üzerindeki toksik etkisiyle, ekolojik ve insan sağlığıyla ilgili yıkıcı etkilerinin olduğunu belirtmiştir.
Carson tarafından yazılan ‘Sessiz ilkbahar’ kitabında sınırsız pestisit kullanımı konusunda ilk kez tüm boyutlarıyla dikkatleri çekmiştir. Örneğin, 1989’da FAO raporunda bütün dünyada ürünün %20-40’ının böceklere bağlı olarak yitirildiği belirtilmektedir. Bu kayıplar ise hasat, kurutma, depolama, öğütme ve pişirme dahil hemen her evrede söz konusu olmuştur.
Pestisitin önemli yararlarından bazıları şu şekilde sıralanabilir. Bunlar:
1) Pestisit, havuz, süs havuzu ve gölcüklerde kullanılarak istenmeyen balık, sivrisinek ve zararlı canlıların üremesine engel olabilmektedir,
2) Pestisit, zararlı istilacı yabani otların büyümesini engelleyerek tabiatın ve ağaçların muhafazasına sebep olabilmektedir,
3) Pestisit, manavlar tarafından da kullanılan bir kimyasal olup, meyveleri kemirgenlere karşı koruyabilmektedir,
4) Pestisit, zararlı olduğu düşünülen organizmaları kontrol altında tutarak, örneğin sivrisinek karşıtı pestisit Batı Nil Virüsü, sıtma ve sarı humma gibi hastalıkların yayılmasını önleyebilmektedir.
5) Pestisit, hayvanları parazit ve pire gibi zararlı canlılardan korumaya yardımcı olur. Ayrıca, küflenmiş ve bozulmuş gıdalar sebebiyle meydana gelebilecek rahatsızlıklara da engel olabilmektedir.
Pestisitin önemli zararlarından bazıları şu şekilde sıralanabilir. Bunlar:
1) Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Birleşmiş Milletler (UN) Çevre Programı her yıl 3 milyon tarım işçisinin pestisit kaynaklı zehirlenme yaşadığını ve bu vakaların 18 bini ise ölümle sonuçlandığını belirtmektedir,
2) Pestisit kullanarak intihar etme yöntemi, intihar vakalarının 3’te birini oluşturmaktadır,
3) DDT her zaman sivsinek ve böceklere karşı etkili bir pestisit görevi görmeyebilir,
4) Pestisitin sinir sistemini olumsuz yönde etkilediği ve kanser gibi önemli hastalıklara sebep olduğu bilinmektedir,
5) Gelişmekte olan ülkelerde her yıl 25 milyon kişi pestisit kaynaklı sağlık sorunları yaşadığı belirtilmektedir,
6) Pestisit, çok yararlı bir kimyasal bileşen gibi görünse de barındırdığı riskler ve zararlar da bir o kadardan fazla olduğu tespit edilmiştir ve
7) Çok zehirli bir böcek öldürücü olan DDT 1950’li yıllardan bu yana sıtmaya karşı önemli bir pestisit olsa da DDT pestisitinin kullanımı bazı ülkelerde insanlara da zarar veriyor gerekçesiyle yasaklanmıştır.
Yapılan pek çok araştırma incelendiğinde 9 Pestisit Çeşidi bulunmaktadır. Bunlar:
1) Yabancı otlar, bitkiler ve yosunlara karşı kullanılan ilaç (Herbisit),
2) Yumuşakçalara (Ahtapot, midye, salyangoz ve sümüklü böcek vs) karşı kullanılan ilaç (Mollususit),
3) Funguslara yani mantarlara karşı kullanılan ilaç (Fungusit),
4) Karıncalar, böcekler, tırtıllar, hamam böcekleri, sivrisinekler, haşereler, sivrisinekler vb karşı kullanılan ilaç (İnsektisit),
5) Keneler, halı böcekleri, toz böcekler vb akarlara karşı kullanılan ilaç (Akarisit),
6) Fare ve diğer kemiricilere karşı kullanılan ilaç (Rodentisit),
7) Nematotlara ve topraktaki segmentsiz kurtlara karşı kullanılan ilaç (Nematisit),
8) Balık öldürücü (Pisisit) ve
9) Kuş Öldürücü (Avisit).
Pestisitlerin yayılımı 5 şekilde olmaktadır. Bunlar:
1) Yiyecekler aracılığıyla yayılımı, 2) Su yoluyla yayılımı, 3) Evde kullanım,
4) Hava yoluyla yayılımı ve 5) Toprak yoluyla yayılımı.
Pestisit üretim süreci kısaca şu şekildedir:Pestisit uygulama işlemlerinin ruhsatlandırma sürecinde kullanılacak yöntem, araç, gereç ve personel standartları dikkatle değerlendirilmelidir. Yeni bir pestisitin üretilebilmesi için gerekli bütçe 45 milyon dolar civarındadır. Yeni bir pestisitin geliştirilmesinden önce 20.000’den fazla kimyasalın değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yeni bir pestisitin bulunup pazara sürülmesi için 8-10 sene geçmektedir. Bu süreçte:
1) İmalat süreci, 2) Biyolojik süreç ve 3) Ürün güvenliğinin teminat altına alınması gerekir.
Pestisitler konusunda üreticilerin bilinci ve davranışlarının daha yüksek seviyelerde gözlemlenebilmesi için bunlara yönelik bilgilendirme toplantıları yapılması gereklidir. Bu üreticilerin doğru ve uygun dozda pestisit kullanımı ile birlikte biyopestisitler konusundaki eğitimlerin planlanması ve eğitimlere katılımların arttırılması sağlanmalıdır. Pestisit uygulamaları esnasında maske ve eldiven gibi koruyucu malzemeler kullanılması gerekir. Ayrıca, kronik hastalıklara sahip olanların pestisit kullanım alanlarından uzaklaştırılmalarında fayda vardır.
Kullanılacak pestisit miktarının yeraltı sularına, insan, hayvan ve bitkilerin sağlığına zarar vermeyecek şekilde düzenlenmesi gerekir. Zirai ilaç bayileri pestisit kullanım miktarını tarif ederken etik kurallara uygun davranmaları gerekir. Ziraat Fakülteleri’nin Bitki Koruma Bölümü’nden mezun olan Ziraat Mühendisleri, pestisitlerin etik kurallarına göre kullanılması hakkındaki bilgileri pratikte uygulamaları gerekmektedir.
Sonuç olarak dünyayı ve evreni yaratan Yaradanımız her derdin dermanını da yaratmıştır. Önemli olan bu dermanı bulup doğru şekilde kullanmasıdır. Bu bağlamda, eğer pestisit derde derman olacaksa, o pestisitin bilinçli bir şekilde kullanılması gerekir. Ayrıca, pestisitlerin kullanım alanlarında bulunan çiftçiler ve / veya işçiler başta olmak üzere tüm kesimlerin çok bilinçli ve dikkatli davranması gerekir.