Herkesin malumudur ki, devam etmekte olan Pandemi’nin insanlar üzerinde ölümcül etkisinin yanı sıra dünya ekonomisi üzerindeki yıkıcı etkisinin gıda ve tarım sektöründe de hissedilmeye devam etmektedir. Alınan tedbirlere rağmen, gerek Türkiye’de ve gerekse birçok ülkedeki pazarlara ve tüketicilere tarımsal gıda ürünlerin arzını aksatmıştır.
Yapılan araştırmalara göre, gıda tedarik zincirinde çıkan bu aksaklık tarla ve bahçeden gıdanın işlenmesine, gıda ticaretinden ulusal ve uluslararası lojistik sistemlere, hatta ara ve nihai talebe kadar olan gıda zincirinin tüm halkalarını etkilemeye devam etmektedir.
Söz pandemiden açılmışken pandeminin tanımını yapmakta fayda vardır. Bu bağlamda, Pandemi (pandemik hastalık) denildiğinde, bir kıta hatta tüm dünya yüzeyi gibi çok geniş bir alanda yayılan ve etkisini gösteren epideminin (salgın hastalık) genel adıdır.
Karantina tedbirlerine bağlı olarak iş gücü arz ve talebinde önemli sorunlar ortaya çıkmıştır. Emek ile yoğun üretim yapan üreticiler iş gücü eksikliğine bağlı olarak üretim ve gelir kaybı yaşarken, iş gücü arz edenler ise gelir kayıpları yaşamaktadır. Örneğin, Hindistan’da rekor buğday hasadı beklenirken, hasat döneminin karantina uygulamalarına denk gelmesi nedeniyle önemli ürün kayıpları yaşanmıştır.
Ayrıca gıdanın bulunabilirliğinde % 10 oranında bir düşüş olduğu hatta bazı şehirlerde ise sebze ve meyve arzında yaklaşık % 20 düşüşler yaşandığı tespit edilmiştir. Bu düşüşlerin ise büyük ölçüde tedarik zincirindeki kesintilerle ilgili olduğu belirtilmiştir. Tarım sektöründe hem arz ve hem de talep yönü ortaya çıkan bu kayıpların gelirleri azalan bireylerin gıda güvenliliğini tehdit ettiği ifade edilmektedir.
Pandemi yüzünden beslenme, gıda güvenliği ve güvencesi bir anda insanların birincil kaygısı olmuştur. Ülkeler arası ulaşımın durmasıyla diğer bir ifadeyle hareketliliğin durmasıyla tedarik zincirinde kırılmalar ortaya çıkmıştır.
Yapılan bir araştırmaya göre, tedarik zincirindeki bu kırılmalar arz yönünden aksamalara yol açarken, üretim zincirinin en önemli halkası olan çiftçinin gelirlerinin düşmesine ve beslenme sorunlarının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Buna mukabil, gıda tedarik zincirinin bozulması ile gıda stoklarında azalmalar, emek arzında yaşanan aksamalar gibi belirsizliğin yarattığı etkiler, insanların gıda talebini artırmış, ihtiyaçlardan fazla gıda satın almaları ve gıda stoklamaların bitmesine ve marketlerde rafların boşalmasına yol açtığından dolayı gıda fiyatlarında artışlara yol açmıştır. Tedarik zincirindeki aksamalar ve fiyatların artması ise en başta en savunmasız kesim olan yoksulları daha fazla etkilemektedir.
Halkının beslenmesini ön planda tutan ülkeler ise zincirdeki aksamalarla birlikte gıda ürünleri ticaretinin kısıtlanmasına ilişkin kararları gündeme getirmiştir. Her ülkenin gıda, beslenme ve su gibi temel insan ihtiyaçlarında kendi kendine yeterlilikleri daha çok tartışılmaya başlanmıştır. Bu hususta gıda güvenliğini ve güvencesini kendi ülkesinde garanti altına almaya çalışan ve buğday, mısır, pirinç ve şeker gibi stratejik tarım ürünlerini üreten devletler, pandemi sebebiyle gıda ticaretinde geçici tedbirler alarak, tarım ürünlerinin ihracatında bazı kısıtlamalara gitmişlerdir.
Örneğin, Avrasya Ekonomik Birliği ülkeleri soğan, sarımsak, çavdar, pirinç, darı, tahıl, kara buğday, kepekli un, fasulye ve ayçiçeği gibi bazı temel gıda ürünlerine geçici ihracat yasağı uygulamıştır.
Rusya ve Avrasya Ekonomik Birliği dışındaki ülkelere buğday, arpa, çavdar ve mısır gibi ürünlerin ihracatında 7 milyon ton olarak sınırlandırma getirmiştir. Beyaz Rusya kara buğday, soğan ve sarımsak gibi temel gıda ürünlerin satışını askıya almıştır. Cezayir irmik, un, yağlar, taze sebze, bakliyat, pirinç, makarna, kırmızı ve beyaz et, taze sebze ve meyve gibi belirli ürünlerin ihracatını geçici olarak durdurmuştur.
Çin tarım sigorta poliçelerine Kovid-19 salgınına bağlı üretim ve gelir kayıplarını dahil etmiştir. Buna ilaveten teknolojik donanımının sağlandığı, kırsalda girdi tedariki, kredi imkânı ve arazi kullanımı gibi üretimi güçlendiren faaliyetlere daha kolay erişimi sağlayabilen dijital köy projesinin yaygınlaştırılması için kararlar almıştır. Portekiz ise ‘sizi besleyeni besleyin’ sloganıyla yerel gıda üretimini teşvik etmiştir.
Gıda güvenliğinin ilk koşulu gıdanın bulunabilir olmasıdır. Gıdanın bulunabilirliği, ülke nüfusunu besleyebilecek düzeyde olacak şekilde sürekli ve yeterli miktarda gıda arzının sağlanabildiği anlamına gelmektedir.
Gıdanın ekonomik olarak erişilebilir olması gıda güvenliğinin sağlamasında diğer önemli olan bir unsurdur. Gıdaya ekonomik olarak erişilebilirlik durumu, bireylerin harcanabilir geliri, gıda fiyatlarının yüksekliği ve yoksulluk ile ölçülebilir.
Uluslararası gıda ‘EMTİA’ denilen et, mandıra, şeker, tahıl ve yağ fiyatlarına ilişkin değişimleri aylık olarak ölçen ‘FAO’ gıda fiyat endeksinin son verilerine göre Pandeminin küresel olarak gıda piyasalarında oluşturduğu etkilere dikkat çekilmektedir. FAO gıda fiyat endeksi, ‘5 EMTİA’ gruba dahil 73 gıda maddesi fiyatının ticaretteki paylarına göre ağırlıklandırılmasıyla oluşmakta ve aylık değişimleri izlenmektedir. Ayrıca, Pandemi döneminde ülkelerin ilk olarak tahıl ve baklagil ürünlerin ihracatını kısıtlamaya gitmesi bu ürünlerin stratejik önemini bir kez daha ortaya koymaktadır.
Yapılan bir araştırmaya göre, dünya Pandemi karşısında küresel olarak tehdit altında olduğundan dolayı, bu tehditin tarım, üretim, ticaret ve tedarik zinciriyle beraber tüketici davranışlarını da etkilediği ifade edilmektedir. Diğer bir ifadeyle tarladan ve bahçeden sofraya değer zincirinin her aşaması arz ve talep açısından etkilenmektedir. Bu bağlamda ülkelerin tarım politikalarında bir dönüşüme gitme gerekliliği ortaya çıkmıştır.
Edinilen bilgilere göre, Türkiye’de tarım ve tahıl ürünlerinde üretim hacminin ve verimliliğin yeterince artırılamaması sektörde ithalat artışıyla karşılanmaya çalışılarak döviz kaybına sebep olunmaktadır. Halbuki bu ürünler yeterli miktarda üretilebilecek ekolojik ve teknik potansiyel mevcuttur. Önemli tarım ürünleri Anadolu’da yetişebilmelerine rağmen bir kısmın ithalatları yapılarak döviz kaybına sebep olanların tarım politikalarını yeniden ve doğru bir şekilde düzenlemeleri gerekir. Benzer sorunlar yaşayan devletlerin de tarım politikalarını yeniden revize etmeleri gerekir.
Dünya tarım sektöründe verimliliği ve gelirleri artıran, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine dayanıklı sürdürülebilir tarım uygulamaları sunan, ekolojilere uyumlu akıllı tarım politikalarının teşvik edilmesi oldukça önemli ve gereklidir.
Sonuç olarak, dünyayı ve evreni imar eden yaratıcı içinde yaşayanların ihtiyacını en iyi bilen ve ona göre muamele edendir. Çünkü, göklerin ve yerin anahtarlarını kabzasında bulunduran yeryüzünü bir döşek, göğü de bir bina yapmıştır. Gökten yağmuru indirip onunla rızka muhtaç olanlara çeşitli meyveler, sebzeler, tahıllar, baklagiller, endüstri bitkileri, hayvansal ürünler… ikram etmektedir. Ülkelerin yetkililerine düşen görev sadece pandemi dönemi değil her zaman insanlara yeterli ve sağlıklı besin temin edilmesi için dünyanın dengesini bozmayacak şekilde tarım alanında yetişenlerin sağlıklı bir şekilde üretilmesi, gıdaların güvenliğini ve güvenirliğini sağlamalarıdır.