AFGANİSTAN’DA YAŞANAN GELİŞMELER VE MUHTEMEL SONUÇLARI



Ocak 2002 yılında Taliban sonrası Afganistan’ın Ulusal Kalkınma Çerçevesini oluşturmak üzere Dünya Bankası ve Birleşmiş Milletler adına Dünya Bankası’nda birlikte görev yaptığı Eşref Gani ile birlikte Afganistan’a gelen Clare Lockhart, 2002-2004 yılları arasında Maliye Bakanı olarak görev yapan Eşref Gani’nin bu makama gelmesinde büyük rol oynadı.


Carle Lockhart, Eşref Gani ile birlikte 2012’de kurduğu ve Eşref Gani’nin başkanlığını, kendisinin de yöneticisi olduğu Devlet Etkinliği Enstitüsü, bir bakıma ABD liderliğindeki koalisyonun bir uzantısı olarak görev yapmakta idi. Bu arada Eşref Gani, Afganistan’daki Geçiş Komisyonu Başkanlığı görevini yürütürken de adeta ABD liderliğindeki koalisyon güçlerinin görevlisi olarak başta ‘Suriye Dosyası’ olmak üzere birçok alanda salt ABD çıkarlarına yönelik hizmetler ifa etti.
Bunun sonucu olarak 2014 yılında Afganistan Cumhurbaşkanı olarak seçildi. Daha sonra 2019 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani’nin ABD’nin liderliğindeki Koalisyon güçlerinin manipülasyonu sonucu aylar sonra açıklanan Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarıyla asıl seçim galibi olan Dr. Abdullah Abdullah’ın yerine Afganistan’ın başına geçirilmesi dikkat çekici olmuştu.


Dr. Abdullah Abdullah, hileli seçim sonuçları üzerine kendisini Cumhurbaşkanı ilan etmesi ve ayrı cumhurbaşkanlığı yemini etmesi ister istemez Afganistan’da paralel bir yapılaşmanın oluşmasına neden oldu. Bunun üzerine devreye giren koalisyon güçleri Dr. Abdullah Abdullah ile Eşref Gani’yi bir araya getirerek anlaşmalarını sağladı. Bunun üzerine 2001-2005 yılları arasında Afgan Dışişleri Bakanı olarak görev yapan ve öldürülen Şah Mesud’un yakın arkadaşı ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kuzey İttifakı lideri olarak giren Dr. Abdullah Abdullah, Ulusal Uzlaşı Yüksek Konseyi Başkanı olarak Doha’da Taliban ile müzakereleri yürüten en üst düzeydeki yetkili oldu.
Afganistan’da son yaşanan hızlı gelişmeler sonucu Taliban’ın Kabil’e girmesiyle birlikte binlerce Afganlı işbirlikçiyle birlikte Afganistan Cumhurbaşkanı Muhammed Eşref Gani Ahmedzay’ın da Afganistan’ı terk etmesi ister istemez 54. Hükümetin Başbakanı Prof.Dr. Necmettin Erbakan’ın şu veciz sözünü akla getirdi: “Siyonizm bir timsah gibi. Üst çenesi Amerika’dır. Alt çenesi Avrupa Birliği’dir. Kuyruğu İsrail’dir. Gövdesi bir takım Müslüman ülkelerin yöneticileri, medyacıları, işadamları, işbirlikçileridir.”


ABD-Emekli Korgeneral David Barno’nun ;”Bence ABD güçlerinin geri çekilmesi ve Taliban’ın hızlı başarısı ABD’nin 1975’te Vietnam’dan çekilmesinden daha derin bir etkiye sahip olacaktır. ABD askeri gücü ve dostlarını ve müttefiklerini savunma iradesi zayıflıyor” şeklindeki ifadesi aslında ABD’nin Afganistan’da yirmi yıldan beri uyguladığı işgal politikasının büyük bir hüsranla sonuçlanmasına neden olmuştur.


Bilindiği üzere ABD ordusu Vietnam’da büyük kayıplar vermesi üzerine ABD’de kamuoyunun Vietnam sendromunu iyice sorgulamaya başlaması üzerine Capitol Hill çekilme kararı almıştı. ABD’nin Vietnam’dan çekilmesi ile birlikte Kuzey Vietnam ordusu, 30 Nisan 1975 tarihinde Güney Vietnam’ın başkenti Saygon’a girerek savaşı sonlandırmıştı


Burada asıl dikkat edilmesi gereken konu şudur ki; ABD, Afganistan’dan geri çekiliyor olmasına rağmen uzun yıllardan beri devşirdiği işbirlikçileriyle birlikte Afganistan üzerinden iç huzursuzluk ve bölünmelere yol açabilecek politikaların içerisinde olma ihtimalidir.


Burada gözden kaçırılmaması gereken en önemli konu şudur ki, Kabil’de yerleşik olan ABD Elçiliğinin bölgenin en güçlü istihbarat merkezi olarak faaliyetlerini sürdürmesidir.


Bu konuda çok hassas etnisite yapısına sahip olan Afganistan’da tüm tarafların uzlaşıcı politikaları öncelemeleri artık kaçınılmaz bir durumdur. Afganistan’ın barış ve istikrarı için Türkiye, Pakistan ve İran’a büyük sorumluluk düşmektedir.

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

MAKALELER