ABD’nin Oklahoma Eyaleti’ne bağlı Tulsa’da 31 Mayıs 1921 ve 01 Haziran 1921 tarihleri arasında 18 saat süren ve yüzlerce insanın öldürüldüğü ve binlerce insanın evsiz kaldığı ‘Greenwood Irkçı Soykırımı’ olarak tarihe geçen Afrika kökenli Amerikan vatandaşlarına yönelik Ku Klux Klan olarak adlandırılan beyaz üstünlükçü gruplar(white supremacist group) tarafından düzenlenen saldırılar üzerinden 100 yıl geçmiş olmasına rağmen beyaz üstünlükçü düşünce iklimine sahip bir kısım Amerikalının hala benzer ırkçı tutum ve davranış biçimi içerisinde oldukları müşahede edilmektedir.
Son olarak Minneapolis’te görevli bir polis memuru tarafından şiddete maruz kalan Afrika kökenli Amerikan vatandaşı George Floyd’ın ölümü üzerine baş gösteren ve durmak bilmeyen gösterilerin hızla tüm Amerika’ya yayıldığını görmek mümkündür. Özellikle Minneapolis’e askeri araçların girmesi, yıllardan beri ‘özgürlük, bağımsızlık, adalet bağlamında toz pembe söylemlerle dünyaya yansıtılmaya çalışılan Amerikan mitosunun son olaylarla birlikte gerçek veçhesine kavuşmuş olduğunu görmek mümkündür.
Amerikan mitosundan hareketle, Hollywood film endüstrisi ile kavramlaştırılan ve tüm dünyaya benimsetilmeye çalışılan ‘Western’ ve ‘White Man’ dual düşünce atlası son olaylarla tamamen çökmüşe benzemektedir. 54. Hükümetin Başbakanı Prof.Dr. Necmettin Erbakan’ın üzerinde sıkça durduğu ; “ Vahşi Batı’ ve ‘ Terbiye Edilmemiş Aygır’ tiplemesi şu anda daha mübeyyin ve mefhum bir hal almıştır.
Batı düşüncesini mikroçip ustalığıyla zihinlere yerleştirmeye çalışan anlayış, binlerce Hollywood mahreçli film ile bunu pekiştirmeye çalıştı. Bütün bunlara rağmen, ‘1921Tulsa Holokost’ faciasının yıldönümünde benzer yaklaşımlarla şiddet ve güç kullanımının yeniden sahne alması son derece düşündürücüdür.
Bu gerçekler bağlamında, bir yandan Amerika’da ötekileştirilmeye çalışılan Sub¬-Sahara kökenli Amerikalıların durumu yürek burkan içler acısı bir manzara ortaya koyarken diğer yandan ise 1400 yıl önce Bilal bin Rebâh el Habeşî’nin Ka’be üzerine çıkarak ezan okuması asıl üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir gerçek olsa gerek. Keza Dünya Şampiyonu Muhammed Ali Türkiye’ye geldiğinde, kendisini büyük bir samimiyetle kucaklayan Prof.Dr.Necmettin Erbakan Hoca’nın o anki davranışı kendisini o kadar çok etkiledi ki; “ ilk kez bir beyaz tenli tarafından samimiyetle kucaklandım” şeklinde itirafta bulunmuş oldu.
Ezcümle; Amerika’da yaşanan bu vahim gelişmelerden büyük dersler çıkarmak gerekir düşüncesindeyiz. Yıllarca İslam’ı ve Müslümanları terörle özdeşleştirmeye çalışan kokuşmuş zihniyetin asıl veçhesi bir kez daha tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmış oldu.